18 Ağustos 2017

Jean Paul Sartre "İnsan olmak çok güç efendim, çok güç."

 
Hayat üç bölümdür: Dünyayı değiştireceğini sandığın, dünyanın değişmeyeceğine inandığın ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.

Birini sevmeye, koyulmak başlı başına bir iş, bir girişimdir. Güç ister, yürek ister, körlük ister.
Hatta başlangıçta öyle bir an vardır ki uçurumun üstünden sıçramak ister; düşünmeye kalkarsan aşamazsın onu.

Kendimi bırakmak, unutmak, uyumak istiyorum.

Dostluk, birisi hakkında hüküm vermek demek değildir, dostluk, inanmaktır.

Her seçiş bir vazgeçiştir.

Düşünüyorum da, diyorum gülerek, hepimiz şurada oturmuşuz, o değerli varoluşumuzu sürdürmek için yiyip içiyoruz. Oysa var olmaya devam etmemiz için hiçbir, ama hiçbir sebep yok.

Oğuz Atay Babasına mektup


Belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Sana bazı şeyleri anlatamadım. Bir iki yıl daha yaşasaydın ya da dünyaya dönseydin – kısa bir süre için- her şey başka türlü olurdu sanki. Çaresizlik yüzünden birçok şeyin anlamı kayboluyor. Sen olmadıktan sonra sana yazılan mektup ne işe yarar? Fakat ben artık bir meslek adamı oldum babacığım. Yakın çevremde seninle ilgili bir hatıramı anlattığım zaman, ‘Ne güzel’ diyorlar, ‘Bunu bir yerde kullansana.’ Onun için, çok özür dilerim babacığım, seni de bir yerde, mesela bu mektupta kullanmak zorundayım.

Geçen zaman ancak böyle değerleniyormuş; insanın geçmiş yaşantısı ancak böylece anlam kazanıyormuş. Ben, seninle ilgili olayları anlatırken aslında senin nasıl bir insan olduğunu belli etmemeye çalışıyorum; aklımca asıl babamı kendime saklıyorum. Benzer taraflarımız olduğu bir gerçektir. Sen üstüne başına dikkat etmezdin; bense ne kendime bakıyorum ne de arabama. Uzun yıllarını geçirdiğin büyük şehrin sokaklarında ikimiz de kir içinde dolaşıp duruyoruz.

Bazen arabayı bir ara sokakta durdurarak küçük ve karanlık meyhanenin birine giriyorum. Senin deyiminle ‘tedrici intihar’. Sağ olsaydın yazdıklarımdan bir satır anlamamakla birlikte gene de benimle öğünürdün sanıyorum. Galiba biz, babacığım, birbirimizi hep böyle anlamadan sevdik. Aslında yazdıklarım senin deyiminle ‘uydurma’ şeylerdi; annemin seyrederken ağladığı filmler ya da okurken duygulandığı romanlar gibi ‘hepsi uydurma’. Sana yazdığım bu satırların da bir kısmı ‘uydurma’ olabilir; sana açıklamakta zorluk çekeceğim bazı nedenlerle senin anladığın biçimde bir gerçeklikten uzaklaşmak zorundayım.

Senin işin bir bakıma kolaydı babacığım. Birçok şeyi yok sayarak belirli bir düzen içinde yaşadın. Sinemaya gitmedin. Hiç roman okumadın. Zeytinyağlı enginar yemedin. Yabancı ülke özlemi çekmedin. Kimseye hediye almadın. Evde kuşkonmazdan başka bitki yetiştirmedin. Yalnız halk türkülerini sevdin. Basit beğenilerinin yanında beni şaşırtan duyarlıkların vardı…


Paul Éluard - Kimseler Bilemez

Kimseler bilemez beni
Senin bildiğin kadar
İçinde yan yana uyuduğumuz
Gözlerin
Benim insan parıltılarıma
Dünyanın gecelerinden daha iyi bir gelecek hazırladı
İçinde uçtuğum gözlerin
Yolların gidişine
Dünyanın dışında bir anlam verdi
Bize belirtilenler
Gözlerindeki sonsuz yalnızlığımızı
Artık kendilerini sandıkları gibi değiller
Kimseler bilemez seni
Benim seni bildiğim kadar 


Osho - Aydınlanmanın Abc'si

  

“Aydınlanma, kişiliğinizin bilinçsiz sınırlarının farkına varma, bu sınırlardan kurtulma sürecidir. Kendi orijinal yüzünüzü keşfetmekten başka bir şey değildir” Öğretileriyle yaşamın bir bütün olarak algılanmasını dileyen Osho’dan kelimelerin dünyasına farklı bir bakış: Çünkü kelimeler sadece kendileri değildir. Tıpkı insanlar gibi onların da ruh halleri, kendilerine has iklimleri vardır.

Osho, bu kitapta “Şimdi ve Burada” olmanın önemine işaret ediyor. Her gün ve her an, çoğu kez farkında olmadan kullandığımız kelimeler, aynı zamanda fiziksel, duygusal, seksüel ve spritüel varlıklar olarak yaşamımızda yer alırlar.

Hırs, öfke, keder, endişe; kabullenme, bağlanma, değişim, can sıkıntısı; kapitalizm, ekoloji, evrim, varoluş, zihin, bilgi, adalet ve özgürlük… Her şey kelimelerde gizlidir. Hangi kelimeleri, hangi anlamda kullandığınız, kelimelerden ne anladığınız yaşamınızı belirler. Aydınlanmanın ABC’si, Osho’nun spritüel hayatı anlattığı, yaşayan ve şaşırtıcı bir sözlük.

 

Özdemir Asaf "Ben çiçeklileri Renklileri Delileri severim, Bir de delilikleri."