25 Kasım 2014

Ramtha " Bütün yanıtlar yine sizdedir "

 
YALNIZCA siz KENDİNİZİN EN iyi sevgilisi, EN büyük dostu ve Öğretmeni ...Yalnızca Siz olabilirsiniz Size ÖĞRETECEK kendi SESİNİZDEN DAHA büyük bir ses ASLA yok. Bugün ne olursanız OLSUN bilmek istediğinizin HEPSİ Bütün YANITLAR yine SİZDEDİR...! 
 

Pablo Neruda "İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin."

Aşk ne kadar kısa ve unutmak ne kadar uzun.

    Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız.

    Sırf birisi iyi geceler demediği için, iyi geçmeyen geceler vardır.

    Seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman.

    Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, İlişki değil çelişkidir.

    Aslında kadın; Erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık dolu bakışlarını görünce, güzel olduğundan emin olur.

    Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır.

    Eskiden hayallerimiz vardı, gerçekleştirmeyi umduğumuz. Şimdi bırakın gerçekleştirmeyi, umabilmek en büyük hayalimiz oldu.

    Gözyaşım kadar değerlisin; ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse şimdi sende öylesin.

    Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme, Çünkü; hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez.

    Yalnızlığa yenilmemek için, sık sık hayaller kurulur; ama aslında neyin hayalini kurarsan kur, yalnızlık her hayalin sonudur.
 
      Şair, her şeyden önce yaşadığı toplumun sorunlarına, giderek tüm dünyaya karşı sorumludur.

    Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. "İhtiyaç" kalmaz.

    Hiç sevmediği halde neden hep değerli olur bırakıp giden ve neden hiç düşünmeden teslim olur kalbin; o seni hiç sevmemişken.

Tüm çiçekleri kopartabilirler ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler.

Bedri Rahmi Eyüboğlu - Arkadaş Dökümü

Evvela dişlerimiz döküldü
Sonra saçlarımız
Arkasından birer birer arkadaşlarımız
Şu canım dünyanın orta yerinde
Yalnız başına yapayalnız
Kırılmış kolumuz, kanadımız
Tatlı canımızdan usanmışız

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi
Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi
Bir şüphedir demir atmış ciğerimize
Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi
Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun
Bir çalım bir kurum hepimizde
Nereden inceyse oradan kopsun
 
Bu canım dünyanın orta yerinde
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar
İşte: Hamsiler sürü sürü
Arılar bölük bölük geçer
Leylekler tabur tabur

Ya bizler? Eşref-i mahlukat! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur
Bizler sürü sepet
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz

Bekir Sıtkı Erdoğan - Marya

Sustu Another Life gazinosu
Sustu şarkılar,
Paletimde renk sustu, fırçamda şekil
Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
Sustu Peramos'un mazgallarından
Şehre pancur pancur dökülen arya,
Artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya. 
 Bu medar ikliminin tenha gecesinde
Sardı bambu kamışlarını pişman bir sükut
Sardı bu sızı
Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
Sapsarı bir şüphe sarar ya işte öylesine berbat bir hal var.
Hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
Ama dördüncü tarassut kulesinde
Bir şüpheli sinyal var
Hayır hayır yalan bütün bunlar
Artık ne kadere inanıyorum ne fala
Yalan söylüyor o falcı kadın
O hintli parya.
Ben yalnız sana inanıyorum
Yalnız sana, MARYA...
Beni kahrediyor böyle geçen her gece
Bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer
Ve gökyüzünde emanet duran şu asma fener.
İnan ki sevgili MARYA
Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
Ve hepsi angarya.
Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
Pol'un ebedi matemine rağmen
Virjini olabilirdi bu vapurda
Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
Baharda geleceğim diyordun hani
Haydi gel daha ne bekliyorsun işte mevsim bahar ya.
Fırçam neden böyle titrer bilir misin?
Ve neden resimlerimde fon sapsarı
Anlıyorsun değil mi yavrum
Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
Bu tropikal zehir, Bu müzmin malarya,
Sensiz nasıl da boş iskele, sensiz nasıl da tenha şehir
Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
Koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.
Ama kim düşünür yıldızları,
Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
 
Matemler içinde tekmil batarya.
Bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
Birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
Nasıl, ağlıyor musun MARİA? ..
Sil gözlerini, sil yavrum
Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
Aşkımız var ya.

Teknoloji Devleri Çocuklarını Teknolojiden Uzak Tutuyor

Steve Jobs’un evinin her yerinde dokunmatik ekranların olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun. Ya twitter’in kurucusunun evi senin hayalinde bir teknolojisi üssümü. Teknolojinin devleri çocuklarını teknolojinin kucağına bırakmıyor.

Steve Jobs Apple’ı yönetirken, yeni çıkan bir makale dolayısıyla gazetecilerin sırtını sıvazlamak için onları bazen ofisine çağırırdı. Ama gazetecileri ofisine en çok çağırma sebebi, yaptıklarını nasıl yanlış anladıklarını onlara anlatmaktı. Ben de bu davetlerden birine katılmıştım. 2010 yılında iPad’deki bir eksiklikle ilgili yazdığım bir makale dolayısıyla beni bir güzel azarladıktan sonra Steve Jobs’un ağzından, belki de şimdiye kadar söylediği en şaşırtıcı sözler döküldü.

Sırf konuyu değiştirmek için “Çocuklarınız iPad’e bayılıyor olmalılar değil mi?” diye sordum.Firmanın ilk ürünü raflarda yeni yerini alıyordu. “Daha hiç kullanmadılar” diye cevap verdi bana. “Çocuklarımızın evdeki teknoloji kullanımını kısıtlıyoruz.”

Muhtemelen ağzım bir karış açık ve şaşkınlıktan dili tutulmuş bir şekilde sessizce karşısında dikilip durdum. Oysa ben Jobs’ların evini zeki ve inek bir öğrencinin tuhaf cenneti gibi hayal etmiştim: Duvarlarda dev dokunmatik ekranlar, iPad resimli kaplamalarıyla koca bir yemek masası ve yemek sonrası konuklara tepside kahvenin yanında sunulan iPod’lar… Hayır, dedi Bay Jobs bana. Böyle bir dünyanın yakınından bile geçmiyorlardı.

Teknoloji CEO’ları Çocuklarına Zaman Sınırı Koyuyor

O günden sonra, benzer şeyler söyleyen çok sayıda teknoloji CEO’su ve yatırımcısı ile tanıştım: Hepsi de çocuklarının ekran sürelerini katı bir şekilde kısıtlıyor, okul akşamlarında genellikle tüm teknolojik araçları yasaklıyor ve hafta sonları da yalnız başlarına sadece belli zaman sınırları içinde kullanmalarına izin veriyorlardı.

Bu tarz bir ebeveynlik anlayışı kafamı karıştırmıştı. Sonuç olarak ailelerin çoğu tam tersi bir yaklaşımı tercih ediyor gibi görünüyordu: Çocuklar tablet, akıllı telefon ve bilgisayar ekranlarının ışığında adeta banyo yapıyor ve aileleri de buna gece gündüz izin veriyordu.

Evet, teknoloji CEO’ları bizim bilmediğimiz bir şeyleri biliyor gibiler.

Wired dergisinin eski yayın yönetmeni ve 3D Robotics’in CEO’su Chris Anderson, evindeki her teknolojik cihaz için zaman sınırı ve aile kontrolü getirdiğini söylüyor.

“Çocuklarım beni ve eşimi faşist gibi davranmakla ve teknoloji hakkında aşırı endişeli olmakla suçluyor. Ayrıca arkadaşlarının hiçbirinin aynı kurallarla yaşamadığını söylüyorlar” diye anlatıyor Anderson yaşları 6 ile 17 arasında değişen beş çocuğunun teknoloji ile ilişkisini.

“Çocuklarıma böyle davranıyorum, çünkü biz teknolojinin zararlarını ilk elden görüyoruz. Ben bunu kendimde de gördüm, aynı şeyin çocuklarıma da olmasını istemiyorum.”

Anderson’ın bahsettiği tehlikeler, pornografi ve başka çocukların zorbalıklarına maruz kalmayı ve belki de en kötüsü tıpkı anne babaları gibi kullandıkları aletlere bağımlı hale gelmelerini kapsıyor. Teknoloji odaklı iletişim ve marketing şirketi OutCast Agency’nin CEO’su Alex Constantinople, hafta içi 5 yaşındaki en küçük oğlunun teknoloji cihazlarını kullanmasının yasak olduğunu söylüyor. 10 ve 13 yaşındaki diğer çocuklarının ise bunları okul akşamları günde sadece 30 dakika kullanmalarına izin var.

 Blogger, Twitter ve Medium’un kurucularından Evan Williams ve eşi Sara Williams ise iki küçük çocuğunun iPad yerine ne zaman isterlerse alıp okuyabilecekleri yüzlerce kitabı (evet gerçek kitaplar) olduğunu söylüyor.

14 Yaşından Önce Akıllı Telefon Yok

Peki teknoloji anneleri ve babaları çocukları için en uygun sınırları nasıl belirliyorlar? Genel olarak bu sınırlamalar yaşa göre yapılıyor.

10 yaşın altındaki çocuklar bağımlı olmaya en elverişli olanlar. Bu yüzden bu aileler hafta içi hiçbir şekilde teknoloji cihazlarının kullanımına izin vermeyerek sınırı çiziyor. Hafta sonları ise iPad ve akıllı telefon kullanımı için 30 dakika ile iki saat arası değişen izin süreleri var. 10 ila 14 yaş arasındaki çocukların ise okul akşamları bilgisayar kullanmalarına izin veriliyor, ancak sadece ödev yapmak için.

“Çocuklarımız için hafta içi katı bir ekran yasağı kuralımız var” diyor bir teknoloji medya ilişkileri ve analizleri firması olan SutherlandGold Group’un kurucusu ve CEO’su Lesley Gold. “Ancak büyüdükleri zaman ara ara izin vermek zorundasınız çünkü okul için bilgisayara ihtiyaç duyuyorlar.”

Bazı aileler ergenlik çağındaki çocuklarının sosyal medyayı kullanmasını da yasaklıyor. İzin verdikleri tek şey, Snapchat gibi gönderdikten sonra mesajları silen servis sağlayıcılar. Bir üst düzey yönetici, bu sayede çocuklarına online olarak söyledikleri sözlerin ileride bile hayatlarını etkilemesi endişesinden kurtulduklarını anlatıyor.

Teknoloji karşıtı aileler arasında bile 8 yaşına gelen çocuklarına akıllı telefon verenler tanısam da, teknoloji dünyasının içinde çalışan aileler çocukları 14 yaşına gelene kadar bekliyor. Bu gençler telefonla konuşabiliyor ya da mesaj yazabiliyor ancak 16 yaşına kadar başka bir şey yapamıyorlar.

Farklı görüşler olsa da görüştüğüm tüm teknoloji aileleri için tek bir evrensel kural bulunuyor: “Bir numaralı kural: Yatak odasında ekran tamamen yasak. Asla. Nokta.”

Ekran Başında ‘Üreterek’ Zaman Geçirmek

Bazı teknoloji aileleri sadece zaman sınırlamaları koysa da, bazıları çocuklarının ekran karşısında neleri yapıp neleri yapamayacakları konusunda çok daha kuralcı ve katı.

Facebook, Dropbox ve Zappos’un danışmanı ve iLike’ın kurucusu Ali Partovi‘ye göre ekran başında YouTube izlemek ya da oyun oynamak gibi “tüketerek” zaman geçirmek ile “üreterek” zaman geçirmek arasında güçlü bir ayrım olmalı.

“Boya fırçalarıyla, piyanosuyla ya da yazı yazmakla zaman geçiren bir çocuğa bu konuda sınır koymayı nasıl hayal bile edemiyorsam, video üretmek ya da program yazmak gibi bir bilgisayar sanatı ile uğraşan bir çocuğun zamanını kısıtlamayı da o kadar saçma buluyorum” diyor Partovi.

Bazıları ise yasaklar koymanın geri tepebileceğini ve bu çocukların ileride birer dijital canavara dönüşebileceklerini söylüyor.

Örneğin Twitter’ın CEO’su Dick Costolo, eşiyle birlikte ergenlik dönemindeki iki çocuğunun oturma odasında oldukları sürece sınırsız teknoloji kullanımına izin verdiklerini söylüyor. Onlar da çok fazla zaman sınırlamasının, çocukları üzerinde ters tepki yaratabileceğini düşünenlerden.

“Michigan Üniversitesi’ndeyken yandaki yurt binasında kalan biri vardı. Odasında kasalarca ama kasalarca Coca-Cola ve gazoz vardı. Bir süre sonra bunun sebebinin anne babasının büyürken onun bunları içmesine asla izin vermemesi olduğunu öğrendim. Eğer çocuklarınızın bu tür şeylere biraz maruz kalmalarına izin vermezseniz, bu ileride ne tür problemlere sebep olur?” diye anlatıyor Costolo kendi görüşlerini.

Steve Jobs’a çocuklarının kendi yaptığı cihazları kullanmak yerine ne yaptığını asla sormadım. Ama sonradan “Steve Jobs” kitabının yazarı ve Jobs ailesinin evinde bolca zaman geçirmiş biri olan Walter Isaacson’a sordum bu soruyu.

“Steve her akşam mutfaktaki büyük ve uzun yemek masasında ailece yemek yerken kitaplardan, tarihten ve daha pek çok konudan konuşmaya çok önem verirdi. Şimdiye kadar kimsenin ortaya iPad ya da bilgisayar çıkardığını görmedim. Çocuklar bu tür cihazlara bağımlı gibi görünmüyorlardı.”
kisiselbasari.com

Charles Bukowski - Kitlelerin Dehası

Ortalama insanda
Herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
VE Cinayet konusunda En Becerikliler
Cinayet Karşıtı vaaz verenlerdir
VE Nefreti En İyi Becerenler
Sevmeyi Vaaz Edenlerdir
VE-SON OLARAK-
SAVAŞI EN İYİ BECERENLER
BARIŞ VAAZI
VERENLERDİR

Tanrıyı Vaaz Edenlerin
Tanrıya İhtiyacı Var
Barış Vaaz Edenlerin
Huzuru Yok
SEVGİYİ VAAZ EDENLER
SEVGİSİZDİR
VAAZ VERENLERDEN SAKININ
Bilmişlerden Sakıının.
DURMADAN
KİTAP
OKUYANLARDAN
Sakının
Yoksulluktan Nefret Edenlerden
Ya da Gurur Duyanlardan Sakının
Övgü Göstermekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Karşılığında ÖVGÜ Beklerler

Sansürlemekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Bilmedikleri Şeylerden
Korkarlar

Sürekli Kalabalıkları Arayanlardan Sakının;
Tek Başlarına
Bir Hiçtirler

Ortalama Erkekten
Ortalama Kadından
Sakının
Sevgilerinden SAKININ

Sevgileri Vasattır, Vasatı
Aranır Dururlar
Ama Nefretleri Dahiyanedir
Nefretleri Seni Beni
Herkesi Öldürebilecek Kadar
Dahiyanedir.

Yalnızlığı İstemezler
Yalnızlığı Anlamazlar
Kendilerinden Farklı
Herşeyi
Yoketmeye
Çalışırlar

Sanat
Yaratamadıklarından
Sanatıı
Anlayamazlar
Yaratma Başarısızlıklarını
Dünyanın Beceriksizliğine
Yorarlar

Kendileri Tam Sevemedikleri İçin
Senin Sevginin
Eksik Olduğuna İNANIR
VE SENDEN
NEFRET EDERLER

Ve Nefretleri
Parlak Bİr Elmas
Bir Bıçak
Bir Dağ
Bir KAPLAN
Bir Baldıranotu Gibi
Mükemmeldir

En Usta Oldukları
SANATTIR
NEFRET!